arkadaşıma 3-4 kitap göndereceğim, çok değil. daha önce bırakın kitap kargolamayı, normal bir şey bile kargolamadım. o yüzden yaşlı teyzeler gibi soru soracağım.
3-4 kitabı nasıl paketlicem şimdi ben? poşete koysak oluyor mu? bilgili birisi mesaj atarsa mutlu olurum.
Şu an 3 ay için 0.99 tl'dir. Bu sınırlı bir süre için mi? Bilenler yeşillendirirse sevinirim.
Şu an sanırım sözlük, 2. açılışından yazın ortalarına/sonlarına doğru olan kısımkinden daha sakin ve daha düzgün bir yer. Uzun zamandır gelip bakmadığım için bilmiyorum ama sanırım öyle. Eğer öyleyse bu tarafını seviyorum diyebilirim. Ne ekşi'deki gereksiz gergin ortam var, ne de inci'deki salaklık. Bu sözlüğün hep kendi havası oldu ama ne yazık ki iyi yerlere gelebileceğini düşündüğüm anda gereksiz ideoloji kavgaları patlak verdi. 2 aya yakın online sayısı 5'ten yukarısını görmedi bile.
Ne diyelim.
Ne diyelim.
selanik garnizonunun komutanı olan hasan tahsin paşa koca bir orduyla tek kurşun atmadan koca şehri yunanlara bırakıyor. bütün cephaneyi de yunanlara veriyor. o dönem selanik'in osmanlı'da önemi büyük tabii. özellikle de mustafa kemal için. kendisi de bir selanikli olan salih bozok bu olayı hatıratlarında şöyle anlatıyor: "selanik'in elimizinden gideceği hayalimizden bile geçmezdi, üstüne şakası bile yapılmazdı.
bir gün selanik elimizden gitti,
şaşakaldık."
doğruluğunu bilmiyorum, olayı öğrenen mustafa kemal hasan tahsin paşa'ya "düşmana o güzel memleketi nasıl tek kurşun atmadan verdiniz?" diye bağırıyor. ironik bir şekilde koca bir ordusu olmamasına rağmen tek başına yunan'a ilk kurşunu sıkan kişi de hasan tahsin oluyor.
edit: ayrıca salih bozok şöyle diyor: "hiç aklimiza gelmezdi, her yer gidebilirdi ama selanik... vatan toprağı gidemezdi. hele ki böyle..." gerçekten okurken bile vatanın büyük bir parçasının koptuğunu yüreğinizdeki sızlama ile hissedebiliyorsunuz.
bir gün selanik elimizden gitti,
şaşakaldık."
doğruluğunu bilmiyorum, olayı öğrenen mustafa kemal hasan tahsin paşa'ya "düşmana o güzel memleketi nasıl tek kurşun atmadan verdiniz?" diye bağırıyor. ironik bir şekilde koca bir ordusu olmamasına rağmen tek başına yunan'a ilk kurşunu sıkan kişi de hasan tahsin oluyor.
edit: ayrıca salih bozok şöyle diyor: "hiç aklimiza gelmezdi, her yer gidebilirdi ama selanik... vatan toprağı gidemezdi. hele ki böyle..." gerçekten okurken bile vatanın büyük bir parçasının koptuğunu yüreğinizdeki sızlama ile hissedebiliyorsunuz.
şöyle hoş bir versiyonu bulunan ilahi:
bu ilahiyi o kadar çok seviyorum ki her dinlediğimde bile zevk alırken, yeni versiyonlarını dinlemek daha da mükemmel.
bu ilahiyi o kadar çok seviyorum ki her dinlediğimde bile zevk alırken, yeni versiyonlarını dinlemek daha da mükemmel.
sözlüğün en boş yazarlarından biri.
Not: ideolojisi hakkında zerre bilgim yok ve ilgilenmiyorum.
Not: ideolojisi hakkında zerre bilgim yok ve ilgilenmiyorum.
yazar başına 3 tane moderatör düşen sözlük tanesi.
Keşke türkçe de öğretselermiş dediğim.
Küçücük beyinli birisinin hazırladığı, daha soru ekinin ayrı olmayışından anlaşılan video. Herkese küçük beyinli demeyi seven birisi tarafından hazırlanmış ayrıca. Umarım abonelerine de böyle davranıyorsundur. swh. En azından doğruları söylemiş olursun, kitleni az çok tahmin edebiliyorum.
gözlüğün canımını iyice parmak lekesiyle doldurduktan sonra geri verir. bazen sırf bunun için istediklerini düşünüyorum. bir çeşit takıntı gibi, gözlük gördü mü dayanamayıp camını ellemeleri lazım.
kendi kanalının reklamını yapan primci yazar. uzun uzun yazılarla doldurmuş her yeri, şimdi sözlüğe girince midem bulandı. entryleri engellemek gibi bir seçenek gelse keşke.
ilk entry'de anlatılanın aksine emma stone ve ryan gosling uyumunun yine çok güzel olduğu bir film. ikisi de çok güzel oynamıştı, ki zaten emma ödülü aldı, ryan da aday oldu.
film ile ilgili birkaç bilgi vermek gerekirse:
la la land isminde hem filmin los angles'ta (bkz: la) geçmesinin etkisi varmış hem de film bir rüya olarak etiketlenerek hollywood klişelerine bir gönderme yapılıyormuş.
emma stone gerçek hayatında da (mia gibi) okulu bırakarak oyunucu olmak hayaliyle los angles'a gelmiş.
john legend film için gitar çalmayı öğrenmiş
ryan gosling'in piyano çalmayı öğrenirken katettiği mesafeyi gören john legend, gosling'i kıskandığını (ona imrendiğini) söylemiş.
bir ara filmde başrollerin miles teller ve emma watson'a verilmesi düşününülmüş fakat miles teller, ryan gosling'in oynamasını daha uygun görürken emma watson da beauty and the beast filminden kaynaklanan yoğunluğu nedeniyle teklifi reddetmiş.
tanım: caza ilgi duyduran, ryan gosling'i sevdiren, emma stone'a aşık eden film.
önceden de bu film hakkında birkaç laf etmişliğim var: (bkz:#70390)
film ile ilgili birkaç bilgi vermek gerekirse:
la la land isminde hem filmin los angles'ta (bkz: la) geçmesinin etkisi varmış hem de film bir rüya olarak etiketlenerek hollywood klişelerine bir gönderme yapılıyormuş.
emma stone gerçek hayatında da (mia gibi) okulu bırakarak oyunucu olmak hayaliyle los angles'a gelmiş.
john legend film için gitar çalmayı öğrenmiş
ryan gosling'in piyano çalmayı öğrenirken katettiği mesafeyi gören john legend, gosling'i kıskandığını (ona imrendiğini) söylemiş.
bir ara filmde başrollerin miles teller ve emma watson'a verilmesi düşününülmüş fakat miles teller, ryan gosling'in oynamasını daha uygun görürken emma watson da beauty and the beast filminden kaynaklanan yoğunluğu nedeniyle teklifi reddetmiş.
tanım: caza ilgi duyduran, ryan gosling'i sevdiren, emma stone'a aşık eden film.
önceden de bu film hakkında birkaç laf etmişliğim var: (bkz:#70390)
-seni seviyorum.
+bende seni seviyorum aşkım.
*ilişki biter*
Bu arada "de leri" ne?
+bende seni seviyorum aşkım.
*ilişki biter*
Bu arada "de leri" ne?
Nokta ile sorunu ne diye merak ettiğim yazar. Her cümlesini bağırarak okuyorum.